Dolar 34,3826
Euro 36,8470
Altın 2.970,27
BİST 9.184,82
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 15°C
Yağmurlu
İstanbul
15°C
Yağmurlu
Pts 17°C
Sal 16°C
Çar 14°C
Per 14°C

Türkiye’nin F-16 ve F-4E Savaş Uçakları

Türkiye, F-35 programından çıkarıldı ve F-16 modernizasyonu ile F-4E’lerin kullanımı devam ediyor.

Türkiye’nin F-16 ve F-4E Savaş Uçakları
19 Eylül 2024 22:19
59

* Bu haber BBC Türkçe’de ilk kez 12 Kasım 2021’de yayımlanmıştı.

Türkiye, Rus S-400 savunma sistemini satın almasının ardından ABD ile ortak üretim sürecine girdiği F-35 programından çıkarıldı.

Uzun müzakerelerden sonra Washington ve Ankara, bunun yerine F-16 savaş uçaklarının satışı ve modernizasyonu için anlaştı.

Peki bu anlaşma Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılamaya yetecek mi?

Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterinde bulunan savaş uçaklarını inceledik, bunların ordunun ihtiyaçlarını karşılayıp karşılayamayacağını araştırdık.

F-4E

1955-1974 arasında süren Vietnam Savaşı sırasında dünya çapında ünlenen ABD yapımı F-4’ler, 1970’lerde ilk kez 40 uçakla Türkiye’nin envanterine girdi.

O dönem ondan fazla ülkenin kullanmaya başladığı avcı bombardıman F-4E uçaklarından 1980 yılına kadar 32 adet daha satın alındı.

1980’li yıllarda 70 adet ikinci el; 1991-1992 yıllarındaki Körfez Savaşı sırasında da 40 adet F-4E Phantom uçağı Türkiye’ye hibe edildi.

O dönem akıllı bomba kullanma ve havadan karaya güdümlü füzelerle jetlerin taarruz kabiliyetinin büyük oranda artırıldığı açıklandı.

1990’lara gelindiğinde envanterde 182 adet F-4E savaş uçağı vardı.

1997’de İsrail’le yapılan anlaşma kapsamında bu uçaklardan 54’ü 2003’e kadar modernize edildi ve F-4E Terminatör 2020 adını aldı.

İkinci ve üçüncü nesil savaş uçakları olan F-4E’ler, zaman içinde çok sık kaza/kırıma uğradıkları ve gelişen teknolojiyi yakalayamadıkları eleştirileriyle karşılaştı.

F-35’lerin aktif hizmete başlamasıyla birlikte 2020 yılında F-4E’lerin tamamını envanter dışı bırakma planları gündemdeydi.

Ancak 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından Gülen cemaatiyle bağlantılı olduğu gerekçesiyle görevden alınan pilotların büyük bir kısmının F-16 pilotu olması, F-35 projesinde de gecikmeler yaşanması sebebiyle F-4E’lerin aşama aşama emekli edilmesi planı yavaşlatıldı.

Şu an Türkiye’nin envanterinde bir filo kadar, yani 30 civarı F-4E aktif olarak kullanılıyor.

F-35 projesinden de çıkarılan Ankara, şimdilik F-4E’leri envanterden çıkarma planını rafa kaldırdı.

Emekli edilen uçaklar üç şekilde değerlendiriliyor:

BBC Türkçe‘ye konuşan Emekli Hava Pilot Tümgeneral Beyazıt Karataş, F-4 filosunun uçuş ömrü uzatıldığı için herhangi bir sıkıntı gözükmediğini söylüyor ve ekliyor:

“Bu uçaklar için 2030’ları geçecek şekilde modernizasyon yapıldı. Her uçak ve malzeme, yeni bir uçak geldiğinde ve diğerlerinin işletme masrafları artmaya başlayınca devreden çıkartılır. Ama şu anda F-4’lerin kullanılmasına devam edilecek.”

F-4’ler şu an Güney Kore, Japonya, Yunanistan ve İran’da aktif olarak kullanılmaya devam ediyor.

F-16

Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterine 1987’de giren ve büyük oranda o zamanki adıyla Türk Uçak Sanayii Anonim Ortaklığı (TUSAŞ) tarafından üretilmeye başlayan F-16’ların çeşitli modelleri var.

İlk modeli Blok 1 olan bu savaş uçaklarının en güncel modelleri Blok 70/72’ler.

Türkiye’nin aldığı ilk F-16’lar Blok 30 modeliydi.

1987-1995 arası 160 adet F-16, Türkiye’nin envanterine girdi.

Bunların sekiz adedi ABD’den satın alınırken 152’si TUSAŞ tarafından monte edildi.

1999’a kadar 80 adet F-16 daha envantere katıldı.

Böylece 2000’li yıllara girerken 12 filoluk F-16 adediyle Türk Hava Kuvvetleri’nin asıl gücünü F-16’lar oluşturmaya başladı.

ABD ile anlaşmalı olarak beş ülkenin ortak üretime katıldığı F-16’lar, TUSAŞ tarafından sadece Türk Hava Kuvvetleri için değil; diğer ülkelere satılmak üzere de üretildi.

Ancak 2000’li yıllarda bu kez F-16’lar da kaza/kırım haberleriyle anılmaya başladı. Teknolojik gelişmeleri yakalayabilmek ve gövde ömrünü uzatabilmek için modernizasyon ihtiyacı öncelik kazandı.

Lockheed Martin firmasıyla yapılan anlaşma kapsamında 30 adet F-16 daha 2012’de Türk Hava Kuvvetleri filosuna katıldı.

Bugün, kaza/kırıma uğrayanlar çıkarıldığında yaklaşık 250 kadar F-16 uçağı Türk Hava Kuvvetleri tarafından aktif olarak kullanılıyor.

Uzmanlar, kullanım süreçleri, modernizasyon kapasiteleri anlık değiştiği için teknik olarak tam bir sayı vermenin mümkün olmadığını söylüyor.

Türkiye’nin en sık askeri operasyon düzenlediği ve iç politikada tartışmalara yol açarak geniş yer tutan Irak’ın kuzeyinde, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yaptığı açıklamalara göre, bir operasyonda bir filodan, yani 20’den fazla F-16 uçurulduğu oluyor.

Ancak 10 yılı aşkın süredir envantere yeni bir uçak girmemiş olması, mevcut F-16’larda güncelleme ihtiyacını doğuruyor.

F-16’lar nasıl yenilendi?

Lockheed Martin şirketinin “Fighting Falcon” yani “Savaşan Şahin” adını verdiği F-16’ların en yeni konfigürasyonu Blok 70/72’ler.

Türkiye, Ekim 2021’de ABD’den 40 adet Blok 70 F-16 Viper ve mevcut jetler için 79 adet modernizasyon kiti satın almayı talep etti. Bu talep, Ocak 2024’te onaylandı.

Türkiye’de mevcut en gelişmiş varyasyon ise Blok 50+’lar.

Tek motorlu avcı uçaklar olarak üretilmeye başlayan F-16’ların Blok 40 varyasyonunda önce gece görüşü geliştirildi, ardından taşıyabileceği silah çeşitliliği artırıldı; Blok 50’de gelişmiş füzeleri taşıma özelliği getirildi.

Blok 50+’da ise radar özellikleri geliştirildi, taşıyabileceği yakıt miktarı artırıldı ve zırh eklendi.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin envanterindeki Blok 30 F-16’ların da 2035’e kadar F-35’lerin eklenmesiyle kademeli olarak emekli edilmesi planları gündeme gelmişti.

Ancak Türkiye’nin F-35 programından çıkarılması sonrası modernizasyon çalışmaları öncelik kazandı.

2005’te ABD yönetimi ile Ankara arasında varılan mutabakat gereği Lockheed Martin ile 1,1 milyar dolarlık bir anlaşma imzalandı.

Bu anlaşma bağlamında o tarihte Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. adını alan TUSAŞ ve ASELSAN, F-16’ların hem kabiliyetini artırmak hem de modernizasyon için çalışmalara başladı.

Uçak içinde kullanılan cihazların modernize edildiği ve silah sistemlerinin geliştirildiği bu çalışma kapsamında ilk deneme 2010’da 10 adet F-16’da yapıldı.

Başarılı olunca 165 uçağa da seri modernizasyon uygulaması yapıldı.

Yani F-16’ların yarısından fazlası 2010’da yerli imkanlarla modernize edilmiş ve Blok 50+ seviyesine getirilmiş oldu.

Türkiye’nin elindeki yaklaşık 30 adet F-16 Blok 30 savaş uçağı, 8 bin saatlik uçuş süresini doldurmaya yaklaşınca, bunu 12 bin saate çıkaracak ve ömürlerini en az 2030’a kadar uzatacak bir modernizasyon ihtiyacı doğdu.

2016’da başlayan modernizasyon projesinin 2023’te tamamlanması planlanıyor.

Modernizasyon çalışmaları ihtiyacı karşılar mı?

Dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin kullandıkları savaş uçakları ikinci nesil ve üçüncü nesilleri de barındırsa da artık çoğunlukla dördüncü nesil ve ara formül olarak bulunan 4+ nesilden oluşuyor.

Türkiye’nin envanterindeki F-4E’ler ikinci ve üçüncü nesil olarak değerlendirilirken F-16’lar ise geliştirilmiş üçüncü nesil olarak değerlendiriliyor.

F-16’ların en gelişmiş varyasyonları dört ve 4+ nesilden oluşuyor.

ABD’nin Türkiye’ye satışına onay verdiği ve dördüncü nesil sayılan F-16 Blok 70’lerde ise hız büyük oranda artırılırken her türlü hava koşulunda takip yeteneği geliştirildi.

Viper F-16, radarı nedeniyle 4+ kategorisinde değerlendirilebilir. Viper ve F-35’in radarı aynı, bu da Viper’a seviye atlatıyor. Ancak F-35’in radarının görünmezlik ve sensör kabiliyeti de olduğu için beşinci nesil sayılıyor.

F-35’lerin havadan karaya ve havadan havaya güdümlü füze özelliğiyle birlikte denizden gelecek saldırıları engelleme yeteneği de bulunuyor.

Viper modellerin asıl özelliği, yeni geliştirilmekte olan beşinci nesil savaş uçaklarıyla eşgüdümlü olarak çalışabilecek olması.

Türkiye’nin elindeki uçakları modernize ederek üst seviyeye çıkarma isteği de, şu an NATO ülkelerinin yaptığı çalışmalarla eş zamanlı olarak ilerliyor.

Türkiye, F-35 programından çıkarılmasının ardından elinde modernizasyon bekleyen uçakların bu seviyeye uyumlu hale gelmesi için çalışmaya başladı.

Emekli pilot Karataş, uçakların modernize edildiği sürece yaşlarının önemli olmadığını, Türkiye’nin F-16 filolarının birçok ülkeden daha yeni olduğunu belirtiyor.

Karataş, Türkiye’nin F-16 üretiminde hatasız üretimler ortaya çıkardığını; ABD’den sonra en fazla hatasız üretim yapan kuruluşun TUSAŞ olduğunu hatırlatıyor ve şunları söylüyor:

“Türkiye’nin Yunanistan veya başka ülkeyle silahlanma yarışına girmesine gerek yok. İlave uçağa da ihtiyaç yok. Ama modernizasyona gelince; olması uygun olur. Uçakların modernizasyonu kitleri ABD’den satın alınsa da Türkiye’de yapılacak. Modernizasyon her zaman bir ihtiyaç ama ilave uçak olsa da olur, olmasa da olur. Mevcut sayı, yeni uçak almayı gerektirmiyor.”

KAAN yeterli olacak mı?

Ankara, halen dönem F-35 projesine dahil olduğu 2010 yılında, 2020’li yıllarda envantere gireceği öngörülen F-35’lerle entegre olarak çalışabilecek 5. nesil bir yerli savaş uçağı için çalışmalara başladığını açıkladı.

2018 sonunda Milli Muharip Uçak (MMU) adı verilen KAAN jetinin yapımına resmen başlandı.

Ankara’nın Rusya’dan NATO sistemleriyle uyumsuz uzun menzilli hava savunma füzesi S-400’leri satın aldıktan sonra F-35 programından çıkarılınca KAAN, Türkiye’nin gelecekte beşinci nesil savaş uçağı sahibi olabilmesi için tek plan olarak kaldı.

KAAN, ilk deneme uçuşunu Şubat 2024’te gerçekleştirdi. TUSAŞ’a göre Türkiye’nin ilk milli savaş jeti, 2030’lu yıllardan itibaren Hava Kuvvetleri’nde F-16’ların yerini alacak.

Eğer planlandığı gibi giderse, her yıl ortalama 24 uçak üretilmesiyle birlikte beşinci nesil savaş uçaklarının Türk Hava Kuvvetleri’ndeki mevcut filonun yerini alması 2040’ı bulacak.

Bazı uzmanlar, şu an ABD, İsveç, İngiltere, Fransa ve Almanya ortaklığında birçok kurumun altıncı nesil jetler için çalışmaya başladığı; 2040’ta diğer NATO ülkeleri altıncı nesil uçak kullanmaya başlarken Türkiye’nin bu konuda geride kalacağı yorumunu yapıyor.

Karataş, “Türkiye şu an hava kuvvetlerinde yüzde 90 oranında ABD’ye bağlı” diyor ve ABD ile Türkiye arasındaki gerilimli ortamda F-35 programından çıkılmış olmasını “Başkasının boyunduruğu altına girmekten kurtulmuş olduk” diye değerlendiriyor.

İlgili haberler

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.