Sıla bebek davasında iddianame hazırlandı
Sıla bebeğin öldürülmesine ilişkin iddianame hazırlanırken, annesinin geçtiğimiz günlerde kaldığı cezaevinde bileklerine kesici aletle zarar verdiği öğrenildi.
Tekirdağ’da akıllara durgunluk veren bir olay yaşandı.
Geçtiğimiz ağustos ayında annesi Bakiye Y. tarafından Malkara Devlet Hastanesi’ne getirilen Sıla bebeğin vücudunda bulunan morluklar olduğu görüldü.
Yapılan incelemede de 2 yaşındaki bebeğin fiziksel şiddet ve cinsel istismara uğradığı tespit edildi.
30 gün boyunca yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren Sıla bebek, 7 Ekim tarihinde hayatını kaybetti.
Yoğun bakımda verdiği yaşam mücadelesinin ardından hayatını kaybeden 2 yaşındaki Sıla bebeğin davasına ilişkin iddianame de hazırlandı.
“FEZLEKE DÜZENLENDİ”
Teyze Elif A.’nın avukatı Ahmet Berksoy, “Malkara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yapmış olduğu soruşturma kapsamında fezleke düzenlendi. Fezleke kapsamında da iddianame hazırlandı. Dosyanın tüm şüphelileri artık ağır ceza mahkemesinde sanık sıfatıyla yargılanacak.
Sıla bebek yoğun bakım ünitesinde uzun bir süre yaşam mücadelesi verdi ve bunun sonucunda da hayatını kaybetti. Bu durumu üzülerek ifade ediyorum” dedi.
“ANNE VE SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK İÇİN TUTUKLULUK HALİ SÜRÜYOR”
Teyze ve dede adına bu süreci yakından takip ettiklerini ifade eden Berksoy, “Elif Akyüz teyzenin nisan ayında açmış olduğu bir dava vardı, Sıla bebek ve ablası A.S.Y. bebek için vasilik temsilciğini almak adına. Önümüzdeki ay aile mahkemesinde Sıla bebeğin ve A.S.Y’nin velayetleri için karar verilecek.
Halihazırda A. bebeğin velayeti geçici süreli de olsa teyze ve dedeye verilmiş durumda. Dosyadaki tutukluluk durumu anne ve 2 suça sürüklenen çocuk (SSÇ) için devam ediyor. Aynı zamanda diğer yaşı büyük fail adına da devam etmekte” diye konuştu.
“ANNE KENDİSİNE ZARAR VERMEYE ÇALIŞTI”
Avukat Berksoy, Sıla bebeğin tutuklu bulunan annesinin geçtiğimiz haftalarda başka bir hükümlü aracılığıyla kendisine ulaştığını ifade ederek, “’Çocuğumun vefatından dolayı bir travma yaşıyorum’ dedi. Aynı zamanda sonradan haberimiz oldu, cezaevi içerisinde kendisini bir yaralama kastıyla hayati tehlike yönünde bir girişimi olmuş.
Kollarına ve bileklerine kesici bir iğne ile zarar vermek suretiyle girişimi olmuş. Ardından Marmara Ceza İnfaz Kurumunda tek kişilik bir hücrede kalacağı şekilde gözetim altına alındı. 15 günde bir kanunen yakınlarına ulaşabiliyor.
Teyzeler her ne kadar kendisinden uzak kalmaya çalışsalar da cezaevi müdürlüğü durumunun kötü olduğunu ifade ederek, bir kereliğine mahsus olmak üzere kıyafet yardımında bulundular. Konuyla alakalı içeriden başka bir mahkum aracılığı ile bana bir ziyaret talebi oldu. Kendisinin konuyla ilgili söylemek istedikleri, ifade etmek istediği hususlar olduğunu söyleyerek ziyaret etmemi istedi. Ben tabii ki bu ziyareti kabul etmedim” açıklamasında bulundu.
Annenin Sıla bebeğin ölümündeki ihmaller zincirinde büyük payı olduğunun altını çizen Avukat Ahmet Berksoy, şunları söyledi:
“Biz Sıla bebeğin hayatını kaybetmesine sebebiyet veren kişilerin başında annenin ciddi manada silsile yoluyla tekrara dayalı olarak ihmaller zinciri olduğunu düşünüyoruz. Bu sebeple kendisinin bu taleplerini reddettik. Kendisi ailesine bir mektup vasıtasıyla dosyaya ilişkin bazı dokümanları bize gönderdi. Konuyla ilgili bazı hususlara dair ‘Bilmiyorum, hatırlamıyorum’ diyerekten konuyla alakalı çok açık ve net bir biçimde suçu ve suçluyu kayırıcı, suç delillerini gizleyici tavır ve düşüncelerinin olduğunu, buna ilişkin eylemlerinin de vuku bulduğunu gözlemleyebiliyoruz.
Soruşturma kapsamında vefat eden bir çocuğumuz var. Biz mağdur aile vekili olarak dosyaya katılma talebinde bulunduk dede ve iki teyze adına. Fakat bu çocuğun biyolojik babası Burhan Kabak, resmi nikahlı eşi Ümit Ali Yeniçeri olduğu için katılma taleplerimiz umarım mahkeme tarafından kabul edilir. Çünkü dede ve her iki teyze bu süreç içerisinde 2 yaşındaki torunlarını, bebeklerini toprağa verdiler.
Halihazırda üzüntülerini, kederlerinin atlatabilmiş değiller. Umarım sayın mahkeme tarafından bizim taleplerimiz de müspet sonuç verir. Suçluların en üst sınırdan cezalandırılmaları için elimizden gelen her türlü hukuki mücadeleyi vereceğiz.”