Sunderfolk – İlk İzlenim
Oyun geceleri artık daha da bir şenlikli…
Ya şöyle eş dost bir araya gelip de bir “oyun gecesi” yapmayı ne biçim özledim anlatamam… Zira artık ezkaza bir araya gelinse bile “Yarın çocukların okulu var, biz artık kalkalım” yaşına geldiğimiz için oturup şöyle kallavi bir şeyler oynamaya çok vakit olmuyor. Ama Sunderfolk’u gördüğüm gibi bir kanım kaynadı, “Ya çok iyi fikirmiş bu!” dedim. Bu oyun bize ve bizim gibilere “oyun gecesi” konseptini geri getiren oyun olabilir gibi sanki; inanıyorum buna!
Özellikle Playstation’da popüler olan parti oyunları var ya hani… Hidden Agenda, Knowledge is Power, That’s You! falan. Hah, özünde onlar gibi işliyor Sunderfolk aslında ama tam da “Bu nasıl kimsenin aklına gelmedi ki daha önce?!!” dedirtecek şekilde alıp bir fantastik tabana oturtuyor. Özetle, kanepeye sıkışıp elde telefonlar aracılığıyla kontrol ediyorsunuz Sunderfolk’un karakterlerini ve hep beraber maceraya atılıyorsunuz!
Sunderfolk, aslında bir nevi dijital masaüstü FRP tecrübesi. Karakterlerin her birinin kendine has bir sınıfı var… ve en önemlisi hepsi de birer tatlış hayvan suretinde. Keçimiz var mesela, aynı zamanda Ranger. Düşmanları zayıflatıp zayıflatıp okluyor uzaklardan. Kuzgunumuz var, düşmanları oradan oraya ışınlayıp üzerlerine büyü yağdırmakla yükümlü. Yarasamız elinde sazıyla bir bard; haliyle takımı bufflama işi ve müzik seçimimiz ondan soruluyor. Kutup ayımız bile var -ki kendisi Berserker olarak iş görüyor. Koydu mu yer kabuğuyla bütünleştirmesi bir yana dayanıklılığının yüksek olmasıyla tanklık da yapıyor. Bu minvalde toplam 6 kahramanımız var, her birinin yetenekleri ve oynanış şekilleri birbirinden farklı.
4 kişilik takımımızda hangi hayv—ehm, kahramanların olmasına karar verdikten sonra Sunderlands’i tehdit eden gölgelere karşı savaşmak için aksiyona dalıyoruz. Aksiyona girdiğimiz noktada oyun sıra tabanlı taktik-RYO oluveriyor. Her oyuncu telefonundan verdiği komutlarla karakterinin nereye gideceğini, kime saldıracağını ya da hangi yeteneklerini kullanacağını seçiyor. Herhangi belli bir inisiyatif sırası da yok, birbirinize çeşitli kombolar yaratmakta gönlünüzce serbestsiniz yani -ki yayınlanan videolarda gördüklerimiz nispeten sınırlı olsa da savaş alanını etkili şekilde kullanmanın anahtar olacağı hissiyatını uyandırdı bende.
Peki sadece savaşıyor muyuz? Hayır tabii ki, savaşlardan sonra şehrimiz Arden’e dönüyoruz. Şehrimiz derken gerçekten de bizim şehrimiz Arden. Hangi binaları geliştireceğiz, hangi bölgesini yapacağız gibi konularda karar bize kalmış. Macera arasında karakterlerimizi geliştirme işi de yine burada, sırtımızı güvene almışken gerçekleşiyor. Kasaba halkıyla konuşup kaynaşma, dertlerini dinleme gibi etkinliklerimiz de olacakmış -ki %100 eminim dert dinleyip tasa sahibi olacak ve tonla yan görev açacağız bu şekilde. Ama genel olarak oyunun sadece savaşlardan ibaret değil de belli bir hikâyesi, karakterleri ve gizemi olacağını bilmek de hoş.
Başta da dedim ya artık “oyun gecesi” yapmak zorlaştı diye. Bazen gerçekten de şöyle kurallarını öğrenmek için herkesin sessiz bir şekilde 45 dakikalığına kural kitabına gömülüp kafa patlattığı oyunlara vakit ve enerji ayırası olmuyor insanın. Böyle zamanlarda “Hadi işin mekaniklerini bizim yerimize başkası halletsin, biz maceramıza bakalım” diyebileceği bir oyun istiyor canım. İşte Sunderfolk tam olarak o noktayı bulup kaşıyan bir oyun olmuş benim gözümde. 2025 yılında bizlerle olacak gibi duruyor ama öncesinde yapılacak bir kapalı beta için de kayıtları açmışlar. Şahsen ben kaydımı yaptırdım, telefonumu hazırladım bekliyorum. Şöyle maceraya atılacağım güzel bir oyun gecesine çok ihtiyacım var…