Dolar 34,5498
Euro 36,4662
Altın 2.962,01
BİST 9.146,35
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 18°C
Parçalı Bulutlu
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cum 18°C
Cts 9°C
Paz 10°C
Pts 11°C

Google’ın kirli yüzü açığa çıktı: Sistematik olarak delilleri yok etti

Teknoloji devi Google, son 15 yılda şirket içi iletişimde bir “silme” kültürü oluşturarak yasal risklerden kaçınmayı hedefleyen bir strateji benimsedi. Bu süreçte çalışanlarına mesajlarını yok etmeyi, belirli kelimelerden kaçınmayı ve avukatları …

Google’ın kirli yüzü açığa çıktı: Sistematik olarak delilleri yok etti
21 Kasım 2024 11:28
37
Teknoloji devi Google, son 15 yılda şirket içi iletişimde bir “silme” kültürü oluşturarak yasal risklerden kaçınmayı hedefleyen bir strateji benimsedi. Bu süreçte çalışanlarına mesajlarını yok etmeyi, belirli kelimelerden kaçınmayı ve avukatları iletişimde sürekli dahil etmeyi önerdi. Şirketin bu politikaları, son bir yılda görülen üç antitröst (Epic Games ve ABD Adalet Bakanlığı) davasında detaylı bir şekilde gün yüzüne çıktı.

Temeller 2008’de atıldı

New York Times’ın haberine göre 2008 yılında Google, Yahoo ile yaptığı bir reklam anlaşmasının antitröst denetimine tabi tutulması ve çeşitli patent, ticari marka ve telif hakkı davalarıyla karşı karşıya kalmasıyla bu sürecin temel taşlarını döşedi. Yöneticiler, çalışanlara gönderilen gizli bir notta, çalışanların “sıcak konular” hakkında yazmadan önce iki kez düşünmeleri gerektiğini vurguladı.

Google’ın anlık mesajlaşma araçlarında da değişiklik yapılarak, mesajların “kayıt dışı” olarak gönderilmesi varsayılan ayar haline getirildi. Bu sayede, dikkatsizce yazılmış ifadeler ertesi gün otomatik olarak siliniyordu.

Avukat-müvekkil ayrıcalığı kalkan olarak kullanıldı

Google ayrıca avukat-müvekkil ayrıcalığını bir tür yasal kalkan olarak kullanma politikası izledi. Çalışanlara, e-postalara “avukat-müvekkil ayrıcalığı” notu eklemeleri ve mümkünse bir Google avukatını alıcı listesine dahil etmeleri talimatı verildi. Bu, söz konusu iletişimlerde yasal bir tartışma olmasa bile uygulanıyordu.

Ayrıca, yasal süreçler için doküman saklama zorunluluğuna rağmen, Google anlık mesajlaşmaları bu kapsamın dışında tuttu. Bir davaya dahil olan çalışanlar, yalnızca kendi inisiyatifleriyle sohbet geçmişini açık tutabiliyordu ve çoğunluk bu özelliği kullanmıyordu.

Bu stratejiler, antitröst davalarında yargıçların sert eleştirilerine maruz kaldı. Epic davasına başkanlık eden Kaliforniya Kuzey Bölgesi ABD Bölge Mahkemesi Yargıcı James Donato, Google’ın “kanıtların bastırılması konusunda köklü bir kültür” oluşturduğunu ve bu davranışın “adalet yönetimine doğrudan bir saldırı” olduğunu ifade etti.

Google’ın yanı sıra Amazon ve Albertsons gibi diğer büyük şirketlerin de benzer uygulamalarla gündeme gelmesi, bu tür yaklaşımların teknoloji ve iş dünyasında yaygın bir eğilim olabileceğini gösteriyor. Örneğin, Federal Ticaret Komisyonu (FTC), Amazon yöneticilerinin Signal gibi mesajlaşma araçlarını kullanarak rekabet konularını tartıştığını iddia etti. FTC ayrıca, Albertsons’ın iş mesajlarını silerek yasal gereklilikleri ihlal ettiğini öne sürdü.

“Muhtemelen çok sayıda kanıt yok edildi”

Google, reklam teknolojisiyle ilgili antitröst davasına bakan Virginia Doğu Bölgesi Bölge Mahkemesi Yargıcı Leonie Brinkema tarafından da sert eleştirilere maruz kaldı. Yargıç Brinkema, Ağustos ayında düzenlenen bir duruşmada, Google’ın belge saklama politikalarının “sorumlu bir kurumsal varlığın işleyişine uygun olmadığını” belirtti ve “çok fazla kanıtın muhtemelen yok edildiğini” söyledi. Adalet Bakanlığı, eksik belgelerin Google aleyhine bir varsayım oluşturmasını talep etti ve bunun şirketin tekel gücü ve rekabet karşıtı davranışlarına dair davalarda geçerli olmasını istedi. Davada kapanış konuşmalarının önümüzdeki günlerde yapılması planlanıyor.

Şirketlerin “Marie Kondo”su

Adeta şirketlerin Marie Kondo’su haline gelen Google’ın belge düzenleme politikaları bazı uzmanlar tarafından “kurumsal bir düzen ve minimalizm” çabası olarak görülse de, bu durumun şeffaflık açısından ters etki yarattığı ifade ediliyor. Gonzaga Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Profesör Agnieszka McPeak, “Google, yukarıdan aşağıya bir politikayla ‘bizi kötü gösterebilecek hiçbir şeyi saklamayın’ anlayışını benimsemiş” dedi. Ancak bu yaklaşımın, tam tersi bir algı yaratarak şirketi daha şüpheli duruma düşürdüğünü de ekledi.

Microsoft’un gölgesi

Google’ın bu tür önlemleri benimsemesinin arkasında, 1998 yılında Microsoft’a karşı açılan antitröst davasının etkisi olduğu düşünülüyor. Adalet Bakanlığı, Microsoft’un internet tarayıcı pazarında tekelci davranışlarını ortaya koymak için şirket içi belgeleri kullanmıştı. Bu belgelerde, üst düzey yöneticilerin agresif ve tehditkar dil kullandığı tespit edilmişti. Örneğin, Apple’ı bir özelliği kaldırmaya ikna etmeye çalışan bir yöneticinin “Bebeği bıçaklamanızı istiyoruz” ifadesini kullanması davanın kilit noktalarından biri olmuştu.

Microsoft davayı kaybetti, ancak karar temyizde kısmen bozulmuştu. Yine de bu, Google ve diğerleri için bir emsal olarak kayıtlara geçti.

Google büyüdükçe kelime dağarcığı küçüldü

Google, büyüdükçe çalışanlarının dilini ve yazışmalarını daha da sınırlamaya başladı. 2011 yılında hazırlanan “Arama Ekibi için Antitröst Temelleri” adlı bir belgede, “pazar,” “pazar payı” veya “hakimiyet” gibi kelimelerin kullanılmaması gerektiği ifade edildi. Şirket, savaş ya da spor metaforlarından, kazanç ya da kayıp kavramlarından tamamen kaçınılmasını istedi.

Google’ın, yazışmalarını yasal süreçlerden uzak tutmak için başvurduğu yöntemler, bir kez daha eleştiri oklarının hedefi oldu. Şirketin, çalışanlarının avukatları yazışmalara dahil ederek “yasal ayrıcalık” kalkanı oluşturmasını teşvik ettiği belgeler, özellikle Epic Games’in açtığı davada dikkat çekti. Google’ın CEO’su Sundar Pichai’nin 2018 yılında bir yöneticisine gönderdiği, “Attorney Client Privileged, Confidential” ifadesini içeren e-posta, aslında herhangi bir yasal bağlam taşımamasına rağmen yasal koruma gerekçesiyle mahkemeden saklanmıştı. Bu belge, Epic’in itirazıyla koruma kapsamından çıkarıldı.

Dava sırasında Google’ın baş hukuk müşaviri Kent Walker, çalışanların “ayrıcalık” kavramını “gizli” ile karıştırdığını savundu. Ancak Epic davasındaki kanıtlar, bazı Google avukatlarının bu uygulamayı “sahte ayrıcalık” olarak adlandırarak alaycı bir tavır sergilediğini ortaya koydu. Walker, bu ifadeyi duyduğunda “hayal kırıklığına uğradığını” ve “şaşırdığını” söyledi.

Dava sonucunda jüri, Epic Games’in tüm iddialarında haklı olduğuna karar verdi. Bunun ardından, Kent Walker’ın Kaliforniya Eyalet Barosu tarafından Google’ı belge yok etmeye teşvik ettiği iddialarıyla soruşturulması talep edildi.

“Vegas’ta olan Vegas’ta kalır” kültürü

Eylül 2023’te, Google internet aramasındaki hakimiyeti nedeniyle bir antitröst davasında yargılanırken, Adalet Bakanlığı şirketin on binlerce belgeyi ayrıcalıklı olduklarını söyleyerek sakladığını iddia etti. Belgeler mahkeme tarafından incelendiğinde, hiçbir şekilde ayrıcalıklı olmadıkları anlaşıldı.

Mahkeme Yargıcı Amit P. Mehta, Google’ın Microsoft’tan açıkça ders aldığını ve çalışanlarını “kötü” kanıt yaratmamaları konusunda etkin bir şekilde eğittiğini belirtti. Yargıç Mehta sonuçta bunun önemli olmadığını söyledi: Ağustos ayında Google’ı tekel olmaktan suçlu buldu.

Google’ın delilleri saklama ve yok etme kültürü çalışanları o kadar aşılanmıştı ki bazı çalışanlar, YouTube’un eski iş geliştirme direktörü Robert Kyncl, bir keresinde gizli bir belgeyi e-postayla göndermek yerine fakslamayı tercih etti. 2021’deki bir grup sohbetinde bir çalışan şöyle soruyordu: “Geçmişi burada tutmamın sakıncası var mı? Hafıza amaçlı bazı bilgileri saklamam gerekiyor.”

Adalet Bakanlığı avukatlarından birisi reklam teknolojisi davasının Ağustos ayındaki duruşmasında Google çalışanlarının bu kayıt dışı sohbetleri ‘Vegas’ olarak adlandırdıklarını söyledi. Ancak Holywood’dan bildiğimiz gibi Vegas’ta olan genelde Vegas’ta kalmıyor.

2023 yılına gelindiğinde, ABD Federal Ticaret Komisyonu (FTC) ve Adalet Bakanlığı, mesajlaşma uygulamaları üzerinden yapılan iletişimlerin de yasal belge kapsamına alınması gerektiğini net bir şekilde belirtti. Buna yanıt olarak, Google, yazışma politikalarını değiştirdi ve artık tüm mesajların varsayılan olarak saklanmasını zorunlu hale getirdi. Dava sürecindeki çalışanlar artık sohbet geçmişini kapatamıyor. Ancak eski alışkanlıklar kolay kolay bırakılmıyor. Şirket içinde bazı çalışanlar Meta’nın güvenli mesajlaşma uygulaması WhatsApp’ta gizlice iletişim kurmaya devam etti.

Sonuç olarak Google için antitröst davaları ve mücadelesi daha yeni başlıyor. Firmanın “tekel” olarak nitelendirilmesinin ardından 2025 yılı boyunca bir dizi dava olacak. Adalet Bakanlığı ise Google’ı parçalamak niyetinde. Chrome’un satılması ve Arama’da köklü değişikliklerin yapılması tartışmaların başında yer alıyor.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.