Hekimlerden 3 çocuk çağrısı! Cumhurbaşkanı Erdoğan haklı çıktı
Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği (TSRM) Başkanı Prof. Dr. Barış Ata, ‘Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı 3 çocuk çağrısını destekliyoruz. Biz de 3 çocuk diyoruz, bu objektif bir gerçek.’ değerlendirmesinde bulundu.
Dünyada ve ülkemizde doğum oranlarında büyük düşüş yaşanıyor. Üreme Sağlığı ve İnfertilite Derneği’nin (TSRM), hafta sonu Antalya’da gerçekleştirdiği 12. Üreme Sağlığı ve İnfertilite Kongresi dikkat çeken ifadeler kullanıldı. 27 ülkeden 100’den fazla yabancı katılımcı ile birlikte 800’den fazla bilim insanın katıldığı kongrede, dünyada alarm seviyesinde düşüşe geçen doğum oranlarını yükseltmek için neler yapılması gerektiği konusu üzerinde duruldu. Bilim insanları doğurganlığı artırmak için çeşitli senaryolar, teşvikler ve önerilerden söz etti. Kongre Başkanı Prof. Dr. Barış Ata ve dernek yönetim kurul üyeleri ile konuştum. Ve bakın, Türk hekimlerinden doğurganlık hızının artırılması için nasıl öneriler geldi.
DÜNYA DA BU SORUNU YAŞIYOR
TSRM Derneği ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Barış Ata, şöyle dedi:
“Cumhurbaşkanımızın dediği gibi; toplumların mevcut nüfus yapılarının hem toplam sayıyı hem de o nüfusun içindeki genç yaşlı dengesini koruyabilmeleri için, ortalama 2.2 çocuk gerekiyor. Dolayısıyla 2.2 çocuk olmayacağı için, en az 3 çocukla toplumun sürekliliğini ve ekonomik stabilitesini sağlamak mümkün. Bu sorun dünyanın her yerinde var ve Türkiye’yi de etkiliyor. Doğurganlık hızı, şu an 2.2’nin de altında, 1.5. O yüzden, farkındalık sağlayıp genç yaştan başlayarak 3 çocuk yapılmasına toplum olarak ihtiyacımız var. 3 çocuk yapılmadığı sürece nüfuslar küçülüyor, yaşlanıyor ve sistemlerin dönmesi imkansız hale geliyor.”
GÜNEY KORE DESTEK VERİYOR
Nüfus artışını geri sağlayabilmek için, ülkelerin değişik çözümler aradığını belirten Prof. Dr. Ata, “Mesela, Güney Kore çocuk yapan çiftlere 75 bin dolarlık destek veriyor. Çıkarıp parayı vermiyor ama tedaviyi karşılıyor. Buna rağmen doğurganlık yükselmiyor. Finlandiya, 1.5 yıla kadar babalık izni veriyor. Buna rağmen yükselmiyor. Dolayısıyla anlattığım endişelerden dolayı isteyerek çocuk yapmayan insanları üremeye ikna etmek için tıbben yapabileceğimiz bir şey yok” diye konuştu.
6 KİŞİDEN 1’İ ÇOCUKSUZ
Prof. Dr. Ata, hedeflerinin çocuk yapmak isteyip, yapamayan toplumun yüzde 18’lik kısmına yardımcı olmak olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Dünya Sağlık Örgütü’nün bu yıl yayınladığı bir çalışma var. 6 insandan birisi istediği halde çocuk yapamıyor, kısırlık problemi yaşıyor. Altıda bir demek yüzde 17’ye yüzde 18’e dayanıyor. Bu insanlara yardımcı olunabilirse üreme hızı artırılabilir.”
“BİZ DE 3 ÇOCUK DİYORUZ”
Prof. Dr. Ata; görevlerinin, üreme sağlığıyla, üreme potansiyeliyle ilgili toplumu bilgilendirmek olduğunun altını çizerek, “Çocuk sahibi olmak isteyenlerin, 3 çocuk yapması için teşvik edilmesi gerekir. Biz de 3 çocuk diyoruz, bu objektif bir gerçek” dedi.
TEŞVİKLER ARTIRILMALI
TSRM Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Erhan Şimşek ise birçok kadının, kariyer hedefleri, uygun partneri bulamaması nedeniyle evliliği ve gebeliği ertelediğine dikkat çekerek, son 20 yılda Türkiye’de ilk çocuk sahibi olma yaşının 27’lere, 28’lere dayandığını, büyükşehirlerde ise bunun 29 yaşın üstüne çıktığını belirtti.
YUMURTA DONDURMA YAŞI 32 OLMALI
Doç. Dr. Şimşek, ileride çocuk sahibi olmak isteyen kadınlara, çocuk yapmayı planlamak, yumurtaları kalmadığında onlara gebelik şansı verebilmek için son 10 yıldır Sağlık Bakanlığı tarafından yumurta dondurma konusunda teşvik sağlandığını belirterek, şöyle dedi:
“Ama devlet politikaları bir hastanın yumurtayı serbestçe dondurmasını, azalmış yumurtası varsa önceliklendiriyor. Halbuki biz biliyoruz ki bir kadının 38-40 yaşında yumurtaları azaldığı için, yumurta dondurmaya geldiği zaman başarısı düşük oluyor. Az sayıda yumurta donduruluyor. Bu da gebe kalma oranını düşürüyor. 32 ve 33 yaşlarda yumurta rezervine bakılmaksızın kadınlar, yumurtalarını dondurabilmeli. Bunu sağlarsak, bu işlemi yapan kadınların yüzde 60’ı ileride çocuk sahibi olma şansını yakalayacaktır.” Yumurta dondurmanın maliyetinin tüp bebek maliyetleri gibi ciddi maliyetli olduğunu da söyleyen Doç. Dr. Şimşek, “Bu tedavilerin hasta tarafından karşılanması ciddi bir maddi imkan ve yük getirmektedir. Bunu belki global olarak belli şartlar daiminde çoğu kadının faydalanabileceği şekle getirmek, o kadınların ileriki yıllarda doğurma isteğini, ailelerini tamamlama çabalarını gerçekleştirmelerinin önünü açacaktır.”
TÜP BEBEKTE YAŞ SINIRLAMASI KALDIRILSIN
TSRM Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Yunus Aydın da en az 3 çocuk hedefinin gerçekleştirilmesi için tüp bebek yapmak isteyen çiftlere sınırlamaların kaldırılması gerektiğini belirterek şunları söyledi:
“Şu an, 40 yaşının altında en az 3 yıllık evli ve daha öncesinde gebe kalamamış çiftlere devlet tüp bebek desteği veriyor. Bu kısıtlama, daha hızlı gebeliğe ulaşması gereken çiftlerin gecikmesine neden oluyor. O yüzden bu kısıtlamalar kaldırılmalıdır. Bizim önerimiz en az 2 ya da 3 çocuk sahibi olabilmek olduğu için, 1’inci çocuktan sonra da 2’inci hatta 3’üncü çocukta da devlet desteğinin tüp bebek tedavisi için devam etmesidir. 35 yaşın üzerindeki çiftlere devlet en fazla 3 hak tanıyor. İleri yaş çiftlerde bu tarz bir sınırlamanın kaldırılmasını, gerekirse 6’ya kadar çıkarılmasını, en azından 1 çocuk sahibi olabilene kadar desteğin devam ettirilmesini önermekteyiz.”