Mustafa Armağan yazdı: Cumhuriyet gazetesinin ahır yapılan cami yüzsüzlüğü
Tarihçi Mustafa Armağan, ‘Cumhuriyet gazetesinin ahır yapılan cami yüzsüzlüğü’ başlıklı yazısında, CHP’nin uygulamalarını kaleme aldı.
Üç aylık Serbest Fırka macerasını saymazsak 1925’ten itibaren kendisinden başka bir partinin kurulmasını yasaklayan CHP, oy kaygısı olmadan keyfine göre yönettiği Türkiye’de işlediği şenaatlerin hesabını bugüne kadar vermiş değildir.
1950 yılında seçimi kaybedip tam köşeye sıkıştığı sırada Başvekil Adnan Menderes ‘devr-i sabık’tan hesap sorulmayacağını ilan etmiş ve CHP’yi ağır bir yükten kurtarmıştı ki merhumun en büyük siyasî hatalarındandı.
Zamanında hesap sorulmazsa böyle yüzsüzleşir işte CHP.
Bir zamanlar birbirine yakın camileri ‘kadro harici’ bahanesiyle kapatan, nalbanta, marangoza vs. kiraya veren, satan (enkazları dahil), güreş kulübü veya bilardo salonu yahut Küçüksu Camii gibi CHP Gençlik Teşkilatı yapan, Sirkeci’deki Tren İstasyonunu’nun bitişiğindeki Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii’ni yıktırıp arsasını Anadolu Sazevi adlı bir pavyona parselleyen CHP Sultanahmet Camii’ni asker alma dairesi olarak kullanmıştı diyeyim de kestirmeden anlatmış olayım.
Hem koskoca kışlayı kör kazmayla yıktır hem de kışla mı vardı? diye zeytinyağı gibi üste çıkmaya kalk. CHP’nin emsalsiz yüzsüzlüğü budur işte.
Dünkü Cumhuriyet gazetesine gelince; o kadar pespaye bir örnek karşısındayız ki, ADD’nin başkanı denilen kişinin “Tek bir tane ahır yapılmış cami resmi göstersinler” dediğini ön sayfasına çıkarmış hiç utanıp sıkılmadan.
Yüzleri kızarır mı bilmem ama aşağıdaki haberi yayınlayan da Cumhuriyet gazetesiydi, bu demeci yayınlayan da. İşte belgesi.
Bakın ne yazıyor o haberinizde:
“BU NE İNSAFSIZLIK: SEFERİHİSAR’DA TARİHÎ BİR CAMİ AHIR YAPILMIŞ.”
Tarih mi? 20 Nisan 1936, sayfa 3. Cumhuriyet’in web sitesinden aldım bu kupürü.
‘Ahır yapıldığına dair tek bir örnek yeter’ demişti ADD başkanı; ben görgü tanıklarından misaller de vereyim, tam olsun. Yalan diyorsanız aksini ispatlayın:
1945 yılında Maraş Türkoğlu Cumhuriyet Mahallesi’ndeki Ulucami kapatılmış, caminin açık bırakılan kapısından içeri giren hayvanlar burasını ahır haline getirmişlerdi.
Antalya’da Selçuklu eseri Yivli Minare Camii de, Osmancık ilçesindeki Akşemseddin Camii de ahır olarak kullanılmıştı.
Bursa’daki Mollaarap Camii askeriyeye verilmiş, onlar da ibadete kapatıp alt katını ve çevresini at ahırı olarak kullanmışlardı.
Bingöl’ün merkezindeki tek cami olan İsfehan Bey Camii buğday deposu ve hayvan tavlası haline getirilmişti. (Bkz. Mehmet Şevket Eygi, Yakın Tarihimizde Câmi Kıyımı, 2003.)
Yetmez diyorsanız ekleyeyim hemen:
Bugün ‘camilerin kılına dahi dokunulmamıştı’ diyecek kadar inkârcılaşan Cumhuriyet gazetesinin, Mahmud Efendi hazretlerinin ismiyle özdeş hale gelmiş bulunan harabe halindeki İsmailağa Camii’nin mezbelelik ve ‘baykuş yuvası’ haline geldiğini de yazan gazete olduğunu biliyor muydunuz?
Tarih: 8 Nisan 1938.
Cumhuriyet gazetesi “BAYKUŞ YUVASI HALİNE GELEN ZAVALLI MABED” manşetini atarak caminin durumuna dikkatimizi çekmiş, haberin spotuna ise “Mezbeleliğe dönen İsmailefendi Camii’nin ‘muhafazası lazım’ eserlerden olduğu tasdik edilmiş ama binanın artık beklemeğe tahammülü azalmış” diye yazılmıştı.
Hem camilerin ahır ve baykuş yuvası olduğu haberlerini yap, hem de utanıp sıkılmadan kalk, ‘hangi cami ahır yapılmıştı, göster’ diye işi pişkinliğe vur.
Ne de olsa ‘cumhuriyet’ fazilettir, değil mi?