İsrail’in nefesi yetmedi
Askeri üslerine 1 Ekim’deki balistik füze saldırısını önleyemeyen İsrail, İran’ın yeni ve daha büyük bir saldırısından çekindiği için misillemesini sınırlı tuttu.
İsrail, İran tarafından 1 Ekim’de askeri tesislerine yönelik 200’den fazla balistik füzeyle düzenlenen saldırıya cevabını cumartesi sabaha doğru sönük bir şekilde vermek zorunda kaldı. İsrail’e ait savaş uçakları, Suriye ve Irak hava sahasını ihlal ederek İran’da bazı askeri noktalar ile hava savunma sistemlerini hedef aldığını ilan etti. İran-Irak sınırı ve Tahran’da 20 askeri noktayı hedef alan saldırılarda 2’si binbaşı, 2’si astsubay olmak üzere 4 İranlı yaşamını yitirdi. New York Times (NYT) gazetesi, saldırıda S-300 sistemlerinin de içinde olduğu 4 hava savunma sisteminin tahrip olduğunu bildirdi. 1 Ekim’deki saldırının ardından günlerdir İran’ı tehdit eden işgal devletinin verdiği cevap, İran cephesinde alaya alınırken İsrail muhalefeti tarafından bile yetersiz bulundu.
Saldırıdan hemen sonra İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada, belirlenen bütün hedeflerin vurulduğu ve “operasyonun” savaş uçaklarıyla yapıldığı öne sürülürken detaylara yer verilmedi. İran ise herhangi bir savaş uçağının hava sahasını ihlal etmediğini ve saldırıda küçük hasarlar oluştuğunu bildirdi. İsrail’e ait savaş uçaklarının Suriye ve Irak üzerinden bölgeye ulaştığı ifade edilirken, uçakların İran hava sahasına girmeden füzeleri ateşlediği belirtiliyor. Buna göre, Irak-İran sınırından saldırıyı gerçekleştiren F-16 ve F-35 uçaklarının GPS radar sistemlerini aşabilen ve sabit hedeflere karşı kullanılan uzun menzilli ROCK füzeleri kullandığı öne sürüldü. Bununla birlikte saldırıda RA-01 tipi hayalet insansız hava aracının da (İHA) kullanılmış olabileceği iddia edildi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant, yaptıkları açıklamalarda, İran’a verilecek cevabın “sürpriz ve sarsıcı” olacağı yönünde tehditler savurmuştu. Buna rağmen saldırı, beklenen bir zamanlamada ve İran medyasına alay konusu olacak şekilde yapıldı. İsrail ordusu, saldırıya 100’den fazla hava aracının katıldığını ancak “savaşın genişlememesi için” sınırlı hedeflerin vurulduğunu ilan etti. Ayrıca, Axios’un verdiği bilgiye göre, İsrailli yetkililer saldırı öncesi ABD aracılığıyla İran tarafına nereleri vurup nereleri vurmayacaklarına varana kadar bütün detayları haber vererek misilleme yapmamalarını istedi. İsrail’in günlerdir tehditlerle dillendirdiği cevabıyla alay eden İran’daki resmi medya kanalları, saldırıya yüzlerce uçağın katıldığı iddialarını yalanlarken “İsrail zayıf saldırısını abartıyor” ifadelerine yer verdi. Uzmanlar ise İsrail’in son dönemde Güney Lübnan ve Gazze’de Hizbullah ve Hamas karşısında verdiği kayıpların ve İsrail içlerine düzenlenen etkili dron ve füze saldırılarının İran’a karşı bir cephe açmaktan çekinmesine ve zayıf bir saldırı yapmak zorunda kalmasına sebep olduğu yorumlarını yaptı.
İsrail’in bir yıldır Gazze’de masum insanlara yönelik sürdürdüğü soykırıma tam destek veren ABD yönetimi ise İran ile yaşanan gerilimin geride kalması için çabalıyor. ABD Başkanı Joe Biden ve Savunma Bakanı Lloyd Austin, 1 Ekim’den beri defalarca Netanyahu ve Gallant ile toplantılar gerçekleştirmesine ve “İran’a verilecek cevabı konuşmasına” rağmen ABD yönetiminden gelen ilk açıklama, saldırının önceden bilinmediği yönündeydi. CNN’e konuşan üst düzey ABD’li yetkililer, “Bu saldırılar, artık İran ile İsrail arasındaki gerilimin sonu olmalı” derken, Tahran yönetimine misilleme yapmaması ve meseleyi kapatması yönünde
çağrılar yaptı.
Günlerdir süren tehditlere rağmen İran’a yönelik saldırının sönük kalması, İsrail muhalefetini de öfkelendirdi. Eski Savunma Bakanı Avigdor Liberman, hükümetin bunca tehdide rağmen İran’ın gücünü kontrol altına almak yerine korkutmakla yetindiğini ancak bunu da başaramadığını söyledi. İsrail ordusunun caydırıcılık göstermesi gerektiğini belirten Liberman, “İran, bu zayıf saldırılardan sonra nükleer silah elde etmeye, Husileri ve Hizbullah’ı desteklemeye devam edecek” dedi. Eski İsrail Başbakanı Yair Lapid ise İran’a cevap verilmesini desteklediğini ancak cevabın bu kadar etkisiz olmasının büyük bir hata olduğunu vurguladı.
Saldırının hemen ardından ilk kınama mesajı Suudi Arabistan’dan geldi. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, saldırının “egemenlik ihlali” olduğuna vurgu yapılarak, taraflara gerilimi düşürme ve itidal çağrısı yapıldı. Umman Sultanlığı, Ürdün, Malezya, Pakistan, Irak ve Afganistan da saldırıyı kınadı.
İran ile İsrail arasındaki gerilimin ortasında kalan Ürdün Krallığı, daha önce defalarca her iki ülkenin de saldırılarda hava sahasını kullanmasına izin vermeyeceğini ilan etmişti. İsrail’in İran’ı hedef alan saldırısının ardından bir kınama açıklaması yayınlayan Ürdün Kraliyet Divanı, İran’ı vuran İsrail uçaklarının Ürdün hava sahasını kullanmadığını ve Hava Kuvvetleri Komutanlığının saldırısı sırasında gelişmeleri yakından takip ettiğini bildirildi.
İsrail’in İran’a yönelik saldırısı, 1980-1989 yılları arasında yaşanan İran-Irak savaşından bu yana İran sınırları içinde başka bir ülkenin ordusu tarafından yapılan ilk saldırı olarak kayıtlara geçti. İran ve Irak arasındaki savaşta, sınır bölgelerine saldırılar düzenlense de Tahran hedef alınmamıştı. İsrail savaş uçaklarının Tahran’da bazı noktaları vurması bu anlamda da bir ilk oldu.
İsrail uçakları, İran’a düzenlediği saldırıda kullandığı Suriye hava sahasında Esed rejimi ve İran’a bağlı mezhepçi militanlara ait mevzileri de vurdu. Rejimin ajansı SANA, başkent Şam ve Humus yakınlarında patlama seslerinin duyulduğunu bildirdi. İsrail, 7 Ekim 2023’te Gazze’ye yönelik saldırılarına başlamasından bu yana Suriye’de 120’den fazla bombardıman gerçekleştirdi. İran ile müttefik olan Esed rejimi ise bu saldırıların hiçbirine karşılık vermedi.
İsrail saldırısına İran’ın cevap verip vermeyeceği merak konusu oldu. İsrail ordusu, İran ile savaş istemediğini ilan ederken, İran Devrim Muhafızları (DMO), meşru müdafaa hakkını kullandığını ve cevap hakkını saklı tuttuğunu bildirdi. DMO yetkilileri, saldırıdan bir gün önce New York Times’a (NYT) İsrail’in büyük hasarlara yol açmayan önemsiz noktaları vurması halinde cevap verilmeyebileceğini ifade etmişti.