ABD ekonomisinde “yumuşak iniş” beklentileri öne çıkıyor
ABD’de enflasyonun yavaşladığına ve büyümenin sürdüğüne işaret eden veriler, ülke ekonomisi için “yumuşak iniş” senaryosunu destekliyor.
ABD Merkez Bankasının (Fed), enflasyonla mücadeleyi “yumuşak iniş” ile mi yoksa “sert iniş” ile mi sonlandıracağı merak konusu olmaya devam ediyor.
Ülkede son dönemde açıklanan veriler ile bilançolar ise enflasyonun yavaşladığı ve ekonomik büyümenin gücünü koruduğu “yumuşak iniş” senaryosuna işaret ediyor.
Ancak jeopolitik gerilimler ve ABD’de yaklaşan başkanlık seçimlerinin oluşturduğu belirsizlik, “yumuşak iniş” senaryosunu bozma riski taşıyor.
EKONOMİDE “YUMUŞAK İNİŞ” NE DEMEK?
Yumuşak iniş denince akla ilk olarak bir uçağın, yere bir hasara neden olmadan kontrollü ve kademeli şekilde inmesi geliyor. Bu ifade aynı zamanda bir ekonominin para politikası sıkılaştırması ve bunun olası ekonomik etkisiyle ilgili de kullanılıyor.
Yumuşak inişin resmi bir tanımı bulunmuyor. Ekonomide “yumuşak iniş”, aşırı ısınmış bir ekonominin, enflasyonu kontrol altında tutmak amacıyla para politikası araçları kullanılarak resesyona neden olmayacak seviyede soğutulmasını ifade ediyor.
Bir merkez bankası, enflasyonu düşürmek için faiz oranlarını artırdığında işsizliğin büyük ölçüde artmasına ve Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) büyümesinin negatife dönmesine yol açmazsa “yumuşak iniş” sağlanmış oluyor.
Faiz oranları artırılır, enflasyon düşürülür ancak bu bir resesyon ve yüksek işsizliğe neden olursa ekonomi “sert iniş” yapmış oluyor.
ABD EKONOMİSİNDE “SERT VE YUMUŞAK İNİŞ” ÖRNEKLERİ
ABD’de 1980’lerin başında para politikasının sıkılaştırılması ve buna bağlı olarak yaşanan ekonomik daralma ve yüksek işsizlik “sert iniş” örneği olarak kayıtlarda yer alıyor.
Ülkede 1979’da Fed Başkanı olan Paul Volcker, o dönemde yıllık yüzde 11 oranında seyreden enflasyonu düşürmek amacıyla Temmuz 1980’den Ocak 1981’e kadarki süreçte faiz oranını yüzde 19’un üzerine çıkarmıştı. Bu durum Temmuz 1981’den Kasım 1982’ye kadar 16 aylık derin bir resesyona yol açmış ve işsizlik oranı yüzde 10,8’e ulaşmıştı. Bu nedenle ülke ekonomisinde “sert iniş” yaşanmıştı. Volcker, 1983’ün ortalarında ise enflasyonu yüzde 3 civarına indirmişti.
ABD’de 1990’ların ortalarında para politikasının sıkılaştırılma dönemi ise güçlü bir iş gücü piyasası ve resesyon yaşanmamasıyla ekonomide “yumuşak iniş” ile ilişkilendiriliyor.
Söz konusu “yumuşak iniş” döneminin Fed Başkanı Alan Greenspan’in yönetiminde gerçekleştirilen parasal sıkılaştırma sonucu yaşandığı belirtiliyor.
Ülkede Şubat 1994’te işsizlik oranı hızla düşerek yüzde 7,8’den yüzde 6,6’ya inerken, enflasyon yüzde 2,8 ve faiz oranı yüzde 3 civarında bulunuyordu. Ekonomi büyürken ve işsizlik oranı düşerken enflasyonun yükselme ihtimalinden endişe duyan Fed, faiz oranlarını önleyici olarak artırmaya karar vermişti. Faiz oranlarını 1994’te artırarak yüzde 3’ten yüzde 6’ya çıkaran banka, 1995 yılında ise faiz indirimine gitmişti. Greenspan anılarını kaleme aldığı “Türbülans Çağı” kitabında ise “1995’teki yumuşak iniş, görev sürem boyunca Fed’in en gurur verici başarılarından biri oldu.” ifadelerini kullanmıştı.
BİR NUMARALI GÖSTERGE İŞSİZLİK ORANI
Ekonomistler, Fed’in faiz artırımlarından sonra yumuşak bir iniş gerçekleştirme olasılığını değerlendirmelerine yardımcı olması için iş gücü piyasasının gücüne bakıyor.
Fed’in enflasyonu düşürürken resesyondan kaçınıp kaçınamayacağı değerlendirilirken bakılması gereken bir numaralı göstergenin işsizlik oranı olduğu belirtiliyor.
İş gücüne katılım oranı, açık iş sayısı, ortalama çalışma saati gibi veriler de yumuşak iniş olasılığı değerlendirilirken iş gücü piyasası konusunda bakılan veriler arasında yer alıyor.
Ekonominin resesyonda olup olmadığını gösteren reel GSYH büyümesi de bakılması gereken diğer bir gösterge olarak öne çıkıyor.
ABD’DE İŞSİZLİK ORANI TARİHSEL ORTALAMANIN ALTINDA KALMAYA DEVAM EDİYOR
ABD’de Kovid-19 salgını sırasında kapanmalar ve işten çıkarmaların etkisiyle işsizlik oranı, Nisan 2020’de yüzde 14,8 ile Büyük Buhran’dan sonraki en yüksek seviyesini gördü.
Ekonominin yeniden normale dönmesi ve toparlanma çabalarının katkısıyla işsizlik oranı kademeli olarak azalırken, Mayıs 2021 itibarıyla yüzde 6’nın altında gerçekleşti sonraki aylarda da iyileşmeye devam etti.
Fed’in aşırı ısınan ekonomiyi soğutmak amacıyla Mart 2022’de başladığı sıkılaştırma adımlarına rağmen bir süre gücünü korumaya devam eden iş gücü piyasası, 23 yılın en yüksek seviyesine ulaşan faiz oranları karşısında soğumaya başladı.
Ülkede bu yıl mart ayından sonra kademeli olarak artan işsizlik oranı Temmuz 2024’te yüzde 4,3 ile yaklaşık 3 yılın en yüksek seviyesini gördü.
İşsizlik oranının son birkaç yılın en yüksek seviyesine çıkmasına karşın, tarihsel ortalamaların altında kalması dikkati çekti.
Beklentilerin altında kalan istihdam artışı da resesyon korkularını tetiklerken, Fed eylül ayında 50 baz puanlık faiz indirimine giderek politika gevşetmesine başladı.
ABD’de en son açıklanan verilere göre ise işsizlik oranı eylülde yüzde 4,1’e geriledi.
EKONOMİK BÜYÜME İVME KAYBINA RAĞMEN SÜRÜYOR
Küresel ekonomik krizde yaşanan daralmanın ardından yalnızca Kovid-19 salgınının başladığı 2020 yılında küçülen ABD ekonomisi, Fed’in sıkılaştırma adımları sonrasında ivme kaybetti.
Ülke ekonomisi 2020’de yüzde 2,2 küçülürken, ekonominin yeniden açılmasıyla 2021’de yüzde 6,1 büyüme kaydetti.
ABD’de 2022’de baz etkisi ve Fed’in faiz artırımlarıyla ekonomik büyüme yavaşlayarak yüzde 2,5’e geriledi.
Geçen yıl için yüzde 2,9 olarak hesaplanan ekonomik büyüme bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 1,6 oldu. Ülke ekonomisi 2024’ün ikinci çeyreğinde de yüzde 3 büyüdü.
ENFLASYON YAVAŞLAMAYA DEVAM EDİYOR
Eylül ayında politika faizinde 4 yıl aradan sonra ilk kez indirime giden Fed’in enflasyonla mücadelesi ise sürüyor.
Kovid-19 salgını sırasındaki kısıtlamaların hafifletilmesi, tedarik zincirinde yaşanan aksaklıklar ile önemli mali ve parasal teşviklerin ardından ülkede enflasyon 2021’de yükselişe geçti.
Ülkede enflasyon, Haziran 2022’de yıllık bazda yüzde 9 ile 1981’den itibaren en yüksek seviyeyi gördü.
Fed’in Mart 2022’den eylül ayına kadar olan süreçte izlediği sıkı para politikasıyla enflasyon da yavaşladı.
ABD’de enflasyon son olarak eylül ayında yıllık bazda yüzde 2,4 olarak kaydedildi.
BİLANÇOLAR DA “YUMUŞAK İNİŞ” BEKLENTİLERİNİ DESTEKLEDİ
ABD’de ekim ayının ikinci haftası büyük bankaların finansal sonuçlarını açıklamasıyla başlayan bilanço sezonu da piyasalarda “yumuşak iniş” iyimserliğini artırdı.
ABD’nin büyük bankalarından Goldman Sachs ile Morgan Stanley’nin net karı bu yılın üçüncü çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine kıyasla artarken, JPMorgan Chase, Wells Fargo, Bank of America ve Citigroup’un net karları aynı dönemde gerilese de beklentilerin üzerinde gerçekleşti.
Bankaların beklenenden iyi gelen finansal sonuçlarının yanı sıra yöneticilerinin açıklamaları da piyasalardaki iyimser havayı destekledi.
JPMorgan Chase yöneticileri bankanın bilançosunun açıklanmasının ardından ABD ekonomisinin hem tüketiciler hem de büyük şirketler için güçlü kalmaya devam ettiğini ve sonuçların “yumuşak iniş” ile uyumlu olduğunu aktardı.
Goldman yöneticileri de faiz indirim döngüsünün başlamasının ekonomik faaliyetlerin artmasını sağlayacağını ve yumuşak iniş için iyimserliği artırdığını belirtti.
Ancak bazı analistler ise Orta Doğu’daki çatışmalar ve kasım ayında yapılacak ABD başkanlık seçimlerinin olası sonuçları gibi bu iyimserliği bozabilecek belirsizlikler olduğunu kaydetti.