DEM Parti Eş Genel Başkanı Oruç: DEM Parti zaten bir Türkiye partisi
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tulay Hatımoğulları Oruç, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, “Türkiye partisi olun” sözlerine “Zaten öyleyiz” diyerek yanıt verdi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tulay Hatımoğulları Oruç, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, son sekiz ayda 261 kadının katledildiğini vurguladı.
Cinayet işleyenlerin bu cesareti, “mahkemelerdeki hafifletici nedenler ve kadınları ötekileştiren, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçen iktidardan” aldığını savunan Oruç, yaşanan olayların sıradanlaştırıldığını ve normalleştiğini ifade etti.
Oruç, “Bir kadının bile öldürülmesine tahammül edemeyiz” diyerek, erkek şiddetine karşı acilen önleyici politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, yargının “erkek yargı” olma durumundan kurtulması ve cezasızlık sistemine son vermesi gerektiğini dile getirdi. İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmesi gerektiğini de ekledi.
AK Parti’nin politikalarından kaynaklı, hem üretenin hem de tüketenin zor durumda olduğunu belirten Oruç,
Türkiye’de milyonlarca insan geçim sıkıntısı yaşıyor. Sadece İstanbul’da 1 milyon insan aç yatarak sabaha uyanmak zorunda kalıyor. Okullar açıldı, aileler servis parası bile ödeyemiyor. Gelir, vergi, ücret, yargı ve özgürlüklerde adalet yok; bu iktidarın ülkeyi yönetme yetkisi de kalmamıştır. Bu iktidarın bir an önce gitmesi gerekiyor
ifadelerini kullandı.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında ve Lübnan’daki çatışmalarda 40 bini aşkın insanın yaşamını yitirdiğini hatırlatan Oruç, Orta Doğu’nun her köşesinde barut kokusu ve bomba sesi olduğunu kaydetti.
Oruç, “Buradan tüm dünya halklarına barış çağrısında bulunuyoruz. Gelin, sınır tanımadan evrensel bir barış hareketini birlikte örgütleyelim. Gelin, barışı birlikte inşa edelim” diyerek sözlerini noktaladı.
“TÜRKİYE’DE HALKLARINORTAK BİR YAŞAM UMUDU VAR”
DEM Parti olarak halkların kardeşçe bir arada yaşaması için çalışmalara devam edeceklerini vurgulayan Oruç, şunları ifade etti:
Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesi gerekmektedir. Sadece Türkiye’de değil, Suriye’de statü elde etmek isteyen Kürt halkının haklarına dayanışmacı bir yaklaşımla sahip çıkılmalıdır. Unutulmamalıdır ki, bölgede barışın sağlanmasının yolu buradan geçmektedir.
Türkiye, İran, Suriye ve Irak’ta halklar arasında eşitliğin sağlanmasının kritik bir öneme sahip olduğunu belirten Oruç, Kürt sorununun bu dört ülkede çözüme kavuşmasının bölgedeki barışa büyük katkı sağlayacağını söyledi.
Oruç, hem iktidara hem de muhalefete şu soruları yöneltti:
AKP ve ortakları, bu bahsettiğimiz tablonun neresinde duruyor? Ana muhalefet partisi, bu sorunların çözümüne dair hangi programı sunuyor? Kamuoyuna açıklama yapmalarını bekliyoruz. Peki, DEM Parti bu tablonun neresinde? Dün olduğu gibi bugün de onurlu barış karesindeyiz. Biz, onurlu bir barış talep ediyoruz.
Demokratik bir anayasanın oluşturulması için “yol temizliği” yapılması gerektiğini dile getiren Oruç, toplumsal barışın sağlanabilmesi için iktidar ve devlet aklının Gezi ve Kobani sendromundan kurtulması gerektiğini belirtti.
BAHÇELİ’YE: “ZATEN BİR TÜRKİYE PARTİSİYİZ”
Oruç, grup toplantısının ardından gazetecilerin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin TBMM Grup Toplantısı’nda DEM Parti’ye “Türkiye partisi olun” çağrısı yapmasıyla ilgili sorusunu yanıtladı. Oruç,
DEM Parti zaten bir Türkiye partisidir. Kendi içindeki temsiliyetlerle birlikte, Türkiye’deki tüm halkların ve inançların temsil edildiği bir partiyiz. Biz, Türkiye’nin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine kadar barış ve huzur içinde yaşaması için mücadele eden bir siyasi hareketiz. Özgürlükleri, barışı, adaleti; yoksulun, işçinin, emekçinin, kadının, doğa ve insan haklarını savunurken aslında biz bir Türkiye partisiyiz
dedi.
Yeni bir dönemin başlayıp başlamadığıyla ilgili bir soru üzerine Oruç,
Yeni bir dönemin açılması, yol temizliği gerektiren bir durumdur. Türkiye’nin demokratikleşmesi için öncelikle Kürt sorununun barışçıl ve demokratik bir çözüme kavuşturulması önemli bir adım olacaktır
şeklinde yanıtladı.
Ayrıca, sorunların çözümüne yönelik sağlıklı bir politik program geliştirilmesinin gerektiğini vurguladı.