Elektrikli Araç Motorlarının Sessiz Çalışması Nasıl Güvenlik Riskleri Yaratıyor?
Gözünüzü kapatın ve bir şehir caddesinde yürüdüğünüzü hayal edin. Arkanızdan gelen bir aracın motor sesiyle irkilirsiniz, kenara çekilirsiniz, araç geçer. Peki ya arkanızdaki araç hiç ses çıkarmıyorsa?
İşte elektrikli araçların motorlarıyla ilgili en dikkat çeken konu bu: sessizlik!
Peki, neden bu sessizlik ve bu kadar sessiz olmaları bir güvenlik sorunu yaratıyor mu?
Elektrikli araçlar neden sessiz çalışıyor?
Elektrikli araçların motorlarında içten yanmalı motorlardan tamamen farklı bir teknoloji kullanıyor. İçten yanmalı motorlar, yakıtın yanarak patlaması sonucu pistonları hareket ettiriyor. Bu da motorun çalışırken belirgin bir ses çıkarmasına neden oluyor.
Ancak elektrikli araçlarda durum farklı. Araçlar, elektrik motorlarıyla çalışıyor ve elektrik enerjisi doğrudan motora iletiliyor. Yani patlama veya yanma süreci olmadığı için motorun ses çıkarma gibi bir durumu da söz konusu olmuyor.
Bir başka deyişle, elektrikli motorlar çok daha az hareketli parçaya sahip. İçten yanmalı motorlarda sürekli çalışan ve birbirine sürtünen birçok parça varken, elektrikli motorlar doğrudan elektrik akımıyla sessizce dönüyor.
Bu da aracın hareket ederken yalnızca lastiklerin yolla temasından kaynaklanan hafif bir uğultu ve rüzgâr sesini duymanızı sağlıyor. Elektrikli araçların sağladığı bu sessizlik, birçok kişi için oldukça cazip bir özellik olsa da bazı güvenlik endişelerini de beraberinde getiriyor.
Sessizliğin riskleri neler?
Sessizlik, ilk başta avantaj gibi görünse de yaya güvenliği açısından bazı sorunlara neden olabiliyor. Özellikle görme engelli bireyler, bir aracın yaklaştığını anlamak için genellikle motor sesine güvenirler.
Elektrikli araçların sessizliği, onların yolda fark edilmesini zorlaştırabiliyor ve kazaların artmasına yol açabiliyor. Ayrıca çocuklar ve yaşlılar da geleneksel araç seslerini duyup kendilerini güvende hissettikleri için elektrikli araçların yaklaşımını fark etmekte zorlanabiliyorlar.
Bu endişeler, dünya genelinde birçok ülkede fark edildi ve çeşitli düzenlemeler getirilmesine yol açtı. Örneğin Avrupa Birliği, 2019’da elektrikli araçların düşük hızlarda yapay motor sesi çıkarmasını zorunlu kılan bir yasa çıkardı.
Benzer şekilde Amerika Birleşik Devletleri’nde de elektrikli araçların 20 km/s’nin altında seyrederken yapay bir ses çıkarması gerektiğine dair düzenlemeler mevcut. Ayrıca gerekli sesin minimum 56, maksimum 75 desibel olması gerekiyor. Sesin de 2 metre mesafeden duyulması şart.
Bu sesler, aracın hızına bağlı olarak değişen bir frekansta olacak şekilde tasarlandı. Böylece yayalar ve diğer yol kullanıcıları aracın hızını ve mesafesini daha rahat anlayabiliyor.
Sessizliğinin avantajları da yok değil!
Sessizlik, güvenlik endişelerinin yanı sıra büyük avantajlar da sunuyor. Şehir yaşamının en büyük sıkıntılarından biri olan gürültü kirliliğini azaltmada elektrikli araçlar önemli rol oynuyor.
Yoğun trafikte her aracın motor sesini duyduğunuzu düşünün… Elektrikli araçlarla dolu bir dünya, kulağa daha huzurlu gelmiyor mu?
Ayrıca elektrikli araç sahipleri için bu sessizlik oldukça keyifli bir deneyim de sunuyor. Özellikle uzun yolculuklarda motor sesiyle rahatsız edilmeden sakin bir şekilde yol almak birçok sürücü için büyük bir artı. Bu yüzden elektrikli araçlar, şehir içi sessizliği ve sürüş konforu açısından oldukça tercih ediliyor.
Sessiz ama güvenli bir gelecek mümkün mü?
Elektrikli araçların sessizliği ilk başta güvenlik açısından bazı endişelere yol açsa da bu soruna yönelik çeşitli çözümler geliştirilmeye başlandı.
Yapay ses teknolojileri ve düzenlemeler sayesinde bu araçlar hem sessizliğin getirdiği huzuru koruyacak hem de yaya güvenliğini sağlayacak şekilde geliştiriliyor.
Yayaların ve bisikletlilerin karşıdan gelen aracın yoluna çıkması durumuna karşı otomatik frenleme özelliği de artık birçok elektrikli araçta bulunuyor. Çarpışma Önleme Sistemleri ve Otonom Acil Frenleme geliştirmeleri ile elektrikli araçların güvenlik riski de minimize ediliyor.
Bu içeriklerimizi de inceleyebilirsiniz: