Oynadınız Mı? – Dungeons & Degenerate Gamblers
Balatro yolu açtı, D&D Gamblers da takip ediyor…
Bir önceki “Oynadınız Mı?” yazımızda belirttiğimiz gibi birçok oyun çıkıyor, bazı oyunları çıkar çıkmaz oynayamıyor veya oynasak bile üzerine bir şeyler yazamıyoruz. Aralarında üzerine birkaç söz edebileceklerimiz de oluyor bu oyunların. Onları da bu seride ele almaya karar vermiştik malum. Bir kez daha böyle bir oyunla karşınızdayız. Bu seferki konuğumuz Dungeons & Degenerate Gamblers.
Bir kez daha kartları karalım…
Bu yılın oyun severler için güzel sürprizleri arasında Balatro’nun da yer aldığına hiç şüphe yok. Son yıllarda roguelike deste oluşturma oyunlarının sayısı artıyor, fakat bunu doğrudan bir kart oyununa uygulayan ve bizi roguelike bir poker oyunuyla ekran başına bağlayan Balatro oldu diyebiliriz.
Dungeons & Degenerate Gamblers da bu yoldan giden bir başka oyun, bu sefer de bir roguelike Blackjack oyunu var karşımızda.
Blackjack veya bizdeki adıyla 21, özünde çok temel bir mantığa sahiptir malum. Desteden kartlar çekilir ve elinizin 21 veya 21’e en yakın el olmasına çalışırsınız. Elinizdeki kartların toplamı 21’i aştığında veya rakibinizin toplamından geride kaldığında kaybeder, aksi durumda da kazanırsınız.
Elbette, Dungeons & Degenerate Gamblers’ta oyun bu haliyle kalmıyor. Yine aynı temel mantık geçerli, rakibinizi alt etmek için onun elinden yüksek bir el yapıp toplamda da 21’i aşmamaya çalışıyorsunuz. Kazandığınız her bir elde rakibinizin elindeki kartların toplamıyla sizin kartlarınızın toplamının arasındaki fark kadar zarar vermiş oluyorsunuz, tersi durumda da zarar gören siz oluyorsunuz. Oyundaki temel hedefiniz rakibinizin sağlık puanını sıfıra düşürmek ve böylece mücadeleyi kazanmak.
Kazandığınız her bir mücadele sonrasında hem fiş kazanıyor hem özel kartlar arasından birini seçip destenize ekliyorsunuz. Fişler, yeni desteler ve kartlar alabilmenizi sağlıyor. Böyle böyle bu mekandaki rakiplerinizi alt etmeye çalışıyorsunuz.
Oyun boyunca renkli rakiplerle karşılaşıyorsunuz. Ozan (Bard), “Toss a chip to your dealer!” diyerek karşılıyor sizi (Destesinde hangi kart var dersiniz?). Büyücüyü yendiğimizde “I suppose you may pass…” diyerek uğurluyor 🙂 Kılıç Taşıyıcı (Squire), yenildiğinde “Have you seen my Knight?” diyor. Sarhoş, kumarbaz, öğretmen, psikolog derken farklı farklı rakipler sizleri bekliyor. Dev fare bile var muhtemel rakipleriniz arasında, sonuçta zindanlardayız, öyle değil mi 🙂
Rakiplerinizin desteleri de farklı yapıda desteler. Dolayısıyla her birisi farklı bir mücadeleler vadediyor sizlere. Bulunduğunuz katta belirli sayıda rakibi alt ettikten sonra sıra o katın yöneticisine (manager), yani bir nevi boss mücadelesine geliyor. Onu da alt ettiğinizde bir başka kata doğru yol alıyorsunuz.
Mücadelelerin arasında bir şeyler içmek, alışveriş yapmak, dinlenip kaybettiğiniz sağlığınızın en azından bir bölümünü geri kazanabilmek gibi alternatifleriniz de oluyor. Arada birkaç mini oyun da var; hafızanıza güveniyorsanız hafıza oyunundan kartlar kazanıp destenize ekleyebiliyorsunuz vs.
Rakipler gibi oyuna renk katan bir diğer detay desteler. Oyundaki deste çeşitliliği güzel, oyunu standart Blackjackten çok farklı boyutlara taşıyabiliyor bu desteler. Hangi desteyle oynamak istediğinizi turun başında seçiyorsunuz. Ama bu desteyle sınırlı kalmıyorsunuz tabii. Desteye eklediğiniz özel kartlarla, bu kartların sağladığı avantajlar ve dezavantajlar ile çok farklı yönlere gidebiliyor oyun. Bazen öyle bir noktaya denk geliyor ki, elden gitti denen oyunu bir anda tersine çevirebiliyorsunuz. Benzer durum rakibiniz için de geçerli elbette. Oyunda yüzlerce özel kart bulunduğunu düşünürsek, işlerin nerelere varabileceğini siz hesap edin 🙂
Elbette, bu oyunun da bazı sıkıntıları var. Özellikle mücadelelerde dengesizlik çok eleştirilen bir konu olmuştu ilk çıktığı dönemde. Blackjack, şans faktörünün de ön planda olduğu bir oyun ve o şans genelde rakiplerinizden yana olunca, bir de desteleri sizin destenize göre fazlaca avantajlı olunca canınız biraz sıkılabiliyor. Halen bu konuda bazı sıkıntılar bulunmakla birlikte, güncellemelerle biraz daha dengeli hale getirmeye çalıştıklarını söylemek mümkün. İleride belki tamamen aradan çıkar bu konu. Bu yönde çabaları var, haklarını teslim etmek gerek.
Özetle, Dungeons & Degenerate Gamblers da keyifle oynadığım oyunlar arasında yerini almış bulunuyor. Arada açıp birkaç tur atmalık oyunlardan birisi olarak değerlendirebilirsiniz, ama bağımlılık yapıp saatlerce başında tutma riski de var, uyarmadı demeyin 🙂 Balatro’yu sevenler, bu oyuna da bir göz atmayı düşünebilirler.