Dolar 32,5556
Euro 35,3022
Altın 2.466,45
BİST 10.872,56
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 28°C
Hafif Yağmurlu
İstanbul
28°C
Hafif Yağmurlu
Cum 29°C
Cts 30°C
Paz 31°C
Pts 32°C

Pepper Grinder – İnceleme

Ne demişler, kaza kaza Bağdat bulunur

Pepper Grinder – İnceleme
7 Nisan 2024 13:37
64

Hani Ori and The Will of The Wisps’te kumların içinde yüzdüğümüz bir özellik vardı ya, ya da daha geçmişe gidersek Sonic Colors’ta Sonic aynısını yapıyordu ya, hah işte solo geliştirici Ahr Ech de bunu fazlasıyla beğenmiş olsa gerek, bu mekaniği tüm bir oyuna çevirmiş. Tatlış bir kız karakter ve neredeyse kendi ebatlarındaki delici aletle kaza kaza bölümleri geçtiğimiz minik ve hoş bir oyun Pepper Grinder.

Kaza kaza diyorum ana karakter Pepper’ın kullandığı ekipmandan ötürü ama “yüzmek” desek de yanlış olmaz. Çünkü bu “kazılabilen” alanlardan istediğimiz kadar geçebiliyoruz ve aynı sudaymışız gibi, sürekli bir hareket halindeyiz ve keskin dönüşler yapamıyoruz. Ayrıca Pepper makinasını sadece toprak alanda kullanmıyor; kar, su hatta jöle içerisine bile girebiliyor.

Neticede RT tuşuyla yaptığımız bu özellik çok tatmin edici, özellikle kontrolcünün hafif titreşimi deneyimi daha da güzelleştiriyor. Kontrolcüyle oynamayı zaten şiddetle tavsiye ediyor Ahr Ech de. Çok kısa bir süre sonra makina için boost özelliği de alıyorsunuz ve platformlar giderek çeşitleniyor. Oyunun da en büyük iki artısı bu: Ana mekanik gayet keyifli ve bölümlerdeki çeşitlilik hiç azalmıyor. Bir bölüm lava içerisinde ateşin buharı yüzünüze çarparken bir bölümde buzları kırıp snowboard’a biniyorsunuz. Snowboard ya, hatta dev bir mech’e bile bindiğiniz bölümler var. Sadece kazma üzerine ilerlemiyor yani işler. Hatta ana ekipmanımızı kanca olarak kullandığımız yerler de oluyor. Çok güzel kotarmış Ahr Ech yani oynanış çeşitliliğini.

Ancak, hatta garip bir “ancak”, bazı bölümlerde çok anlamsız bir zorluk var. Oyunda zaten tek bir ekipman ve tek bir doğru yol var ve geliştiricinin istediği şekilde yapmazsınız pıt diye ölüveriyorsunuz, bazen bu doğru yol da yanlış hissettiriyor anlamsız tasarım tercihleri yüzünden. Mesela örnek, otobüs üzerinde ilerliyoruz ve düşmanlar da sayıları giderek artacak şekilde yanımıza geliyor. Kazı aletiyle hemen tek temasta öldürebiliyoruz belki ama sayıları o kadar çok oluyor ki isteseniz bile kaçamıyorsunuz küçücük hareket alanı içerisinde. Bilerek hasar almamız istenmiş burada ve bu bölümlerdeki checkpoint noktaları da hiç yakın değil. Neyse ki bu “garip” bölüm sayıları az da toplam deneyimi aşırı baltalamıyor.

Bölüm sayıları demişken, toplam 4 alan ve her alanda 5 + 1 gizli bölüm yer alıyor. Gizli bölümleri, diğer bölümlerde topladığımız tokenler sayesinde açabiliyoruz. Bu tokenlerle ayrıca kozmetik parça da almak mümkün. Ayrıca bölümlerde para da toplayabiliyoruz. Elmasların yanında kırabildiğimiz her şey de para oluyor neredeyse. Bunlarla tek seferlik can yükseltmesi ya da toplanabilir eşyalar alabiliyoruz. Üçüncü alandan sonra zaten bir yığın tokenim ve param olmuştu, gizli bölümleri açmak çok kolay yani. Ayrıca, KESİNLİKLE oynayın o bölümleri. Benim açık ara favori bölümlerim oldu. Zaten oyun çok kısa. Benim beceriksiz oyun yeteneklerimle bile 5 saatte bitti. Oyun sonunda bir de Zamana Karşı özelliği açılıyor. Onlarla falan oyun biraz daha uzar ama yeniden oynanabilirlik neredeyse yok gibi.

Buraya kadar zaten fark etmişsinizdir hikayeyle ilgili herhangi bir şey söylemediğimi, çünkü yok 🙂 Oyunda zaten diyalog da yok, birkaç kelime görüyorsunuz mağazada o kadar. Piksel sanat tasarımıyla ilgili de bir şey söylemediğimi fark etmişsinizdir, çünkü zaten ekran görüntülerinden ne kadar tatlı durduğunu görüyorsunuz. Her alan farklı bir biyomda olduğu için bu tatlılık hiç azalmıyor. Pepper’ın delicisi de vazoları, sandıkları çok tatlı kırıyor, insanın daha da kırası geliyor (Umarım çok kırıcı olmamışımdır bunu diyerek).

Ahr Ech için solo geliştirici dedik ama müzik konusunda yardım almış Pepper Grinder için. Ve ben, müzik zevki çok spesifikleştiği için oyun müziklerini çok zor beğenir hale gelen ben, Pepper Grinder’ın müziklerine mest oldum. Ve burada da hiç azımsanmayacak sayıda şarkı bestelemişler. Hatta bölüm içerisinde nerede bulunduğunuza göre müziğin yükseldiği alçaldığı yerler oluyor, harika detaylar bunlar.

Neticede Pepper Grinder, Devolver Digital’ın radarına girmeyi hak edecek kalitede bir oyun olmayı başarmış. Bölüm sayısının azlığı ve tekrar oynanabilirliğinin çok az olması onu tatlı küçük bir oyun yapsa da elimizdeki paket gayet eğlenceli birkaç saat sunuyor bize. Platformer sevenler için elbet bugün olmasa da yarın oynayacağı bir alternatif olmayı başarıyor.

♦ İnceleme puanlarımız ne anlama geliyor?

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.