Dolar 32,5715
Euro 35,0426
Altın 2.431,98
BİST 10.446,24
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 30°C
Az Bulutlu
İstanbul
30°C
Az Bulutlu
Çar 28°C
Per 28°C
Cum 29°C
Cts 30°C

Nükleer enerjinin geleceği var mı?

Fransız Nükleer Enerji Danışmanı Mycle Schneider tarafından Dünya Nükleer Endüstrisi Durum Raporu’nun 2023 sayısı yayınlandı. Raporda geçtiğimiz sene 2.545 TWh enerji üreten nükleer santrallerinin payının küçüldüğü, ucuz enerji nedeniyle …

Nükleer enerjinin geleceği var mı?
29 Aralık 2023 00:44
56
Fransız Nükleer Enerji Danışmanı Mycle Schneider tarafından Dünya Nükleer Endüstrisi Durum Raporu’nun 2023 sayısı yayınlandı. Raporda geçtiğimiz sene 2.545 TWh enerji üreten nükleer santrallerinin payının küçüldüğü, ucuz enerji nedeniyle yenilenebilir enerjinin öne çıktığı belirtiliyor.

Nükleerin maliyeti

Raporu hazırlayan Schneider, güneş ve rüzgar santralleri için seviyelendirilmiş elektrik maliyetinin (LCOE) nükleerden daha düşük olduğunu söylüyor. ABD merkezli Lazard tarafından yayınlanan verilere göre 2022 yılında güneş ve rüzgar için LCOE 45-130 doları/MWh arasında değişiyor. Nükleer için ise ortalama 180 ABD Doları/MWh civarında.

Schneider, ABD’de Utah’da yalnızca bir nükleer reaktör inşaat lisansının bulunduğunu, ancak projenin operasyonlarının Kasım ayında “öngörülen fiyatta öngörülen güç için yeterli abonenin tespit edilememesi nedeniyle” sonlandırıldığını ifade ediyor. Schneider, “Tasarım, henüz güvenlik yetkilileri tarafından onaylanmadığından, inşaat başlamadan çok önce tahmini inşaat maliyetleri 20.000 $/kW’a ​​ulaştı. Bu fiyat, Avrupa’daki en pahalı Avrupa Basınçlı Su Reaktörlerinin (EPR’ler) maliyetinin yaklaşık iki katı.” diyor.

Schneider, “PowerPoint Reaktörleri” olarak tanımlanan dördüncü nesil reaktörlerin, “çizim tahtasında neredeyse hiç yer almadıklarını” ve yetkililer tarafından onaylanmadıkları için yenilenebilir enerji kaynaklarıyla rekabet edemeyeceklerini söyledi. “Tasarım yoksa, mevcut yakıt zinciri yoksa, güvenlik analizi yoksa potansiyel rekabet gücünü nasıl tartışabiliriz? Bu fikirlerin herhangi bir ölçekte uygulanması onlarca yıl uzakta. Hızlı nötron reaktörleri veya erimiş tuz reaktörleri gibi bu kavramsal fikirlerin çoğu onlarca yıldır konuşuluyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla mevcut santrallerin maliyet farkının artmasıyla birlikte bunların var olma ihtimali de azalıyor.

“Nükleer enerji ve yenilenebilir enerji birbirlerini tamamlayıcısı değil”

Schneider, yenilenebilir enerji ve nükleer enerjinin hiçbir zaman birbirini tamamlayıcı enerji kaynakları olmayacağını söylüyor. Örnek olarak Avrupa’nın ilk kurumsal kaynak planlama projesi olan Finlandiya’daki Olkiluoto-3 nükleer reaktörünü veriyor. Nükleer tesisin, toptan satış pazarındaki enerji fiyatlarının düşmesi nedeniyle Nisan’da zorlukla hizmete girdiğini ve Mayıs ayında üretimini düşürmek zorunda kaldığını belirtiyor. Santralin yenilenebilir enerji kaynaklarının esnekliğiyle rekabet edemeyeceğini söylüyor.

“Rüzgar ve güneş gibi değişken yenilenebilir enerji kaynaklarının artan penetrasyonu, talep-tepki, depolama, verimlilik, yeterlilik, hidroelektrik ve biyokütle gibi ince ayarlı, esnek ve tamamlayıcı unsurlara ihtiyaç duyuyor. Devasa ilk yatırımı amorti etmek için nükleer enerjinin mümkün olduğu kadar çok saat çalışması gerekiyor.”

Schneider, rüzgar ve güneş teknolojilerinin birlikte iyi çalıştığını ve elektrik şebekesinin baz yükünün büyük bir kısmını üretebileceğini ifade ediyor. Aynı zamanda nükleerin kârlılığını da “yediğini” söylüyor. Schneider, “Yenilenebilir enerji kaynaklarının ve nükleer enerjinin tamamlayıcı olmadığını, aynı zamanda yenilenebilir enerjinin payı arttıkça bunların giderek daha çelişkili hale geldiğini açıkça gösteren birçok sistemik özellik var” sözlerini sarfediyor.

Raporda neler yazıyor?

Raporda, güneş, hidroelektrik ve rüzgardan oluşan yenilenebilir teknolojilerin enerji güvenliği konusunda ana “iyimserlik” alanı olduğu belirtiliyor. Belgede, nükleer enerjinin, en iyi ihtimalle marjinal kalacağı ve çoğu zaman önümüzdeki zorluklarla alakasız olacağı ifade ediliyor.

Güneş enerjisinin 2022 yılı sonunda toplam kurulu gücü 1.047 GW‘a ulaştı. Sektörün, yıllık üretimini benzeri görülmemiş bir hızla artırarak yıllık 1.309 TW/saat üretime ulaştı. 2023 yılında ise 400 GW‘ın üzerinde güneş enerjisi kapasitesi eklenmesi bekleniyor. 10 yıllık süre zarfında güneş enerjisi projelerinin LCOE’si %83 oranında azalırken nükleer santrallerin %47 oranında arttı. Bu da nükleer enerjinin en pahalı elektrik üretme yöntemi olduğu anlamına geliyor.

Analistler, yüzde 5,4’ten daha düşük kullanım oranına sahip doğalgaz pik santralleri dışında, nükleer santrallerin LCOE bazında her zaman en pahalı kaynak olduğunu belirtiyor. “Yenilenebilir enerjinin artışı artık yalnızca nükleer enerjiyi geride bırakmakla kalmıyor, aynı zamanda hızla fosil yakıtları da geride bırakıyor ve yeni nesil için ekonomik tercih kaynağı haline geldi.”

Nükleerin payı düşüyor

Rapora göre nükleer enerjinin küresel üretimi geçen yıl %4 oranında düştü. Geçtiğimiz sene nükleer enerji kapasitesine net 4,3 GW ilave edilmesi ve dört reaktörün hizmet dışı kalmasına rağmen gerçekleşti. Ancak belgede, Haziran ayı sonu itibarıyla 58 yeni reaktörün inşa halinde olduğu belirtiliyor. Bu rakam geçtiğimiz seneye göre 5 reaktör fazla. Nükleerin küresel elektrik üretimindeki payı ise %9’a düştü. Bu düşüş, Fukushima nükleer kazasından sonraki yıl olan 2012’den bu yana en büyük düşüş.

2022’nin sonunda, nominal net nükleer elektrik üretim kapasitesi 368 GW‘a ulaştı. Yıl içinde 5,3 GW kapasiteli iki tesis eklendi. Bu kapasite 2006’daki rekor kapasite olan 367 GW’dan 1 GW daha fazlaydı, ancak 2023’ün ortalarına doğru yeniden 364,9 GW’a düştü. Haziran sonu itibarıyla 32 ülkede faaliyette olan 407 reaktör, 365 GW kapasiteye sahip durumda. BloombergNEF’in tahminlerine göre sadece 2023 yılında 413 GW’lık güneş enerjisi kapasitesi eklenecek. Yani tek bir senede bütün nükleer santrallerin kapasitesinden fazla güneş enerjisi santrali devreye girecek.

İnşaat ve izin süreleri uzun

Raporda, reaktör inşaat sürelerinin ortalama altı yıl olduğu belirtiliyor. Geçen yıla göre bir miktar düşüş kaydedildi. Hızlandırılmış sürece rağmen, yıl boyu süren gecikmeler, “uzun” lisans prosedürleri, karmaşık finansman müzakereleri ve saha hazırlıkları gibi başka zorluklar da ortaya çıkıyor.

Çin, 2012’den 2021’e kadar 39 yeni nükleer tesis inşa etti. Rapora göre, ülke ayrıca 2023’te bir adet SMR (Küçük Modüler Reaktör) inşa etti.  Ancak yazarlar, bunların “tarihsel maliyet artışları ve zaman aşımları modeline” maruz kaldıklarını, bunun da SMR’lerin gelecekte ticarileştirilmesinin daha zor olacağı anlamına geldiğini belirtiyor.

Raporda son olarak, “Genişlemeye yönelik iyimser hedeflere rağmen, karbondan arındırılmış bir dünyada nükleer enerji için biçilen rol, hem maliyet hem de teknik açıdan devam eden rekabetçi baskılarla karşı karşıyadır. Buna, çalışan reaktörlerin ekonomisi ve yenilerinin finansmanı da dahildir.” ifadelerine yer veriliyor.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.